Sosyal Bilim Nedir? Sosyal Bilimlerin Tanımı ve Alt Dalları

Sistematik, tutarlı ve yöntemli bilgi edinme çabasına bilim denir. Diğer bir ifadeyle bilim, evrendeki varlık ve olaylarla ilgili bilgilerden yola çıkarak evrene veya bu varlık ve olaylara deney ve gözlemle doğrulanabilir açıklamalar getirme işidir.

 

Bilim kendi içinde iki dala ayrılır. Bunlar (1) Evren ve doğa üzerindeki çalışmaları kapsayan Doğa Bilimleri ve (2) İnsan ve toplum davranışlarını inceleyen Sosyal Bilimler.

 

Bu doğrultuda Sosyal Bilimler, toplumu incelemeye ve anlamaya odaklanan, toplumsal bir bütünün parçası olan insan hakkında sistematik bir şekilde bilgi toplamayı hedefleyen akademik disiplinlerin tümüne verilen addır.

 

 Bu disiplinler, insanların birbirleriyle ve toplumla olan ilişkilerini, kültürlerini inceler. İnsan davranışını toplumsal ve kültürel boyutlarıyla ele alır. Özetle sosyal bilim, insan ve topluma ilişkin akademik disiplinlerin genel adıdır.

 

Bu bağlamda Sosyal Bilim, fiziksel dünyayı inceleyen fizik, kimya, biyoloji gibi fen bilimlerinden kesin bir şekilde ayrılır. Sosyal Bilimler doğrudan insana ilişkin konuları, insan yaratısı olan şeyleri incelerler. Çünkü bilindiği gibi insan, sadece fiziksel çevresi tarafından belirlenmez.

 

İnsan, aynı zamanda kültürün, toplumsal norm ve kuralların etkisi altındadır. Bunlar, hem zaman içinde insan tarafından üretilmişler hem de insan üzerinde hâkim duruma gelmişlerdir. İnsan sadece nefes alıp veren bir canlı değil, düşünen, konuşan, kendine bir anlam dünyası inşa edebilen ve çevresiyle iletişim kurabilen bir varlıktır. Özetle Aristoteles’in dediği gibi “insan toplumsal bir hayvandır.” Ve işte sosyal bilimler, bu “toplumsal hayvanın” çeşitli yönlerini incelemek, anlamak ve sorunlarına çözüm bulmak amacıyla kurulmuşlardır.  

 

Tarih, Felsefe, Antropoloji, Arkeoloji, İktisat, Siyaset Bilimi, Sosyoloji, Sosyal Psikoloji gibi alanlar Sosyal Bilimler alanına giren akademik disiplinlerden bazılarıdır.

 

Toplumsal Bilimler olarak da adlandırılan Sosyal Bilimlerin kökeni, topluma ilişkin çeşitli sorgulamalara girişen Antik Yunan medeniyeti filozoflarına kadar götürülebilmekle birlikte, Sosyal Bilimler asıl olarak Aydınlanma Çağı olarak bilinen 18. Yüzyılda doğmuşlardır. Bu dönemde yaşayan Adam Smith, Voltaire, Jean-Jacques Rousseau, Denis Diderot, Immanuel Kant ve David Hume gibi isimler Batı dünyasında Sosyal Bilimlerin kurulmasına giden yolda önemli kilometre taşlarıdır.

Ardından gelen Saint Simon ve Aguste Comte gibi isimler ise doğa bilimlerine benzer bir toplum bilimi kurmak ve bu bilimi toplumsal olayları düzenlemek ve denetlemek amacıyla kullanmak hayaliyle yola çıkmışlar ve bu özellikleriyle Sosyal Bilimlerin ilk kurucuları arasında yer almışlardır.

 

Enflasyonun nedenlerinden, insanların oy verme davranışlarına, küreselleşmenin boyutlarında, işsizliğin sonuçlarına ya da bir medeniyetin tarihteki yeri ve önemine kadar pek çok konu ve sorun sosyal bilimler tarafından incelenir ve araştırılır.

 

Araştırma sonuçları ise daha iyi bir toplumsal yaşamın inşasında, bireysel ve toplumsal sorunların çözümünde, toplumun aksayan yönlerinin tespit edilmesinde ya da geçmişe ilişkin belli noktaların aydınlatılmasında kullanılır.

 

Sosyal Bilimleri Doğa Bilimlerinden ayıran en önemli şey, Sosyal bilimlerde hem eylemleri incelenen varlığın hem de eylemleri inceleyenlerin insan olmasıdır. Bu durum araştırmacının nesnelliği sorununu beraberinde getirmekte ve buradan hareketle bazı düşünürler Doğa Bilimlerinin tersine Sosyal Bilimlerde tam nesnelliğe ulaşmanın neredeyse imkânsız olduğunu savunmaktadır.

 

Örneğin toplumda din olgusunu inceleyen bir sosyal bilimcinin belli değer yargılarına sahip olması ve bu değer yargısına dayanarak hareket etmesi kaçınılmazken; dünyadaki tektonik hareketleri inceleyen bir fen bilimci için böylesi bir durum geçerli değildir.

Görüş ve Önerileriniz İçin