İÇİNDEKİLER
Felsefe Ne Demek? Felsefenin Tanımı ve Amacı
Felsefe, insan yaşamını ve dünyayı, insan aklıyla açıklamaya çalışan bir düşünsel etkinliktir. Felsefenin kelime anlamına baktığımızda, Türk Dil Kurumu felsefenin tanımını; (1) Varlığın ve bilginin bilimsel olarak araştırılması, (2) Dünya görüşü ya da (3) Bir konudaki soyut düşünüş gibi ifadelerle yapmaktadır.
Kelime, antik Yunanca’dan Arapçaya oradan da Türkçeye geçmiştir.
Kelimenin Yunanca aslı “philosophia” dır.
“Philia” yani sevgi ve “Sophia” yani bilgelik ya da bilgi anlamına gelen iki kelimeden türemiştir.
Dolayısıyla felsefenin tanımı kısaca bilgi veya bilgelik sevgisi olarak yapılabilir. Bu tanımdan hareketle filozof ise bilgeliği, bilgiyi seven, onu arayan ve ona ulaşmak isteyen kişi demektir.
Macit Gökberk, meşhur kitabı “Felsefe Tarihi” nde, felsefenin anlamını şöyle açıklar:
…philosophia durup dinlenmeden bilgiyi, doğruyu arama işidir. Düşünme ile olsun deney ile olsun, burada varılmak istenen şey: doğru’dur, hakikattir. Felsefe, doğru’ya varmak ister, bunun için uğraşır; eldekilerini bu amacı bakımından boyuna ayıklar, eleştiren bir süzgeçten geçirir. Kısaca: philosophia bilgiyi bir sevmedir, ona varmak özleyişiyle yoluna bir düşmedir, onu elde etmek için bir çabadır.
Ancak hemen belirtmek gerekir ki, sophia sözcüğü sadece kuru ve soyut bilgi anlamına değil; akıllıca davranmak, erdemli olmak, aşırılıklardan kaçınmak gibi anlamlara da gelmektedir.
Bu anlamda felsefenin amacı sadece kuramsal bilgi elde etmek değildir.
Felsefe aynı zamanda doğru davranışlarda bulunmamızı sağlamak ve ahlaklı yaşamanın yollarını öğrenmektir.
Nitekim felsefenin ilk ortaya çıktığı yer sayılan Antik Yunan’da bilgi ile ahlak arasında kurulan sıkı bir ilişki vardır.
Sokrates, bu sıkı ilişkiden dolayı “kimse bilerek kötülük yapmaz” demiştir.
Yani felsefe, sağlam bilgiler edinme çabası kadar; doğru, mutlu ve ahlaklı yaşama çabasıdır da aynı zamanda.
Filozof Kimdir?
Yukarıda da belirttiğimiz gibi felsefe kelimesinde temel anlam, bilgi ya da bilgeliğe duyulan sevgidir.
Bu nedenle filozof, mutlak doğruları bildiğini, onlara tam olarak ulaştığını iddia eden kimse değil, aksine sürekli olarak bilgiyi arayan ona ulaşmak isteyen kimsedir.
Bu anlamda filozofu; edindiği bilgileri yetersiz bulan, bu yetersiz durumdan sürekli tedirgin olan, en temel görevi sorgulamak olan, dolayısıyla da sürekli olarak bilgiyi arayan ve eleştiren bir kimse olarak tanımlayabiliriz.
Buradan çıkarılması gereken sonuç; felsefenin öğrenilecek bir şey olmadığı, ancak felsefe yapmanın öğrenilebileceğidir.
Felsefe ünlü filozof Karl Jasper‘in ifadesiyle “bir hedefe ulaşmış olmaktan ziyade daima yolda olmaktır. Felsefenin soruları yanıtlarından daha özlüdür, her yanıt yeni bir soruya dönüşür…”
Filozof bilgiye sahip olma iddiasında olan değil, bilgiyi seven ve onu elde etme arzusuna sahip olan kimsedir.
Felsefenin kalbinde kuşku ve şüphe vardır.
Dolayısıyla felsefede soru sormak ve sorgulamak, o soruya kesin bir cevap bulmaktan çok daha önemlidir.
Çoğu filozof için önemli olan şey felsefe aracılığıyla hayatın anlamını bulmak değil, felsefe aracılığıyla hayatı sorgulamaktır.
Yine Sokrates, “sorgulanmamış bir hayat yaşanmaya değmez” diyerek filozofun bu özelliğini veciz bir şekilde ifade etmiştir.
Buraya kadar felsefe ve filozof kavramlarına ilişkin verdiğimiz bilgileri, ünlü İslam bilgini Farabi’nin Mutluluğun Kazanılması olarak Türkçeye kazandırılan kitabındaki satırlarla toparlayalım:
Bu ilmin içerdiği her şey Yunan dilinde, daha sonra Süryanca’da, nihayet Arapça’da ifade edilmiştir. Bu ilme sahip olan Yunanlılar onu hakikî hikmet ve en yüksek hikmet diye adlandırırlar ve onun elde edilmesine ilim, onunla ilgili zihin durumuna ise felsefe derlerdi. Onu elde edene de filozof derler ve bununla da en yüksek hikmeti seven ve onu arayanı kastederlerdi. Onlar en yüksek hikmetin kuvve halinde bütün erdemleri içerdiğine inanırlar ve onu ilimlerin ilmi, ilimlerin anası, hikmetlerin hikmeti ve sanatların sanatı diye adlandırırlardı. Bununla da bütün sanatları içine alan sanatı, bütün erdemleri için alan erdemi, bütün hikmetlerin için alan hikmeti kastederlerdi.
Felsefe Nerede ve Nasıl Ortaya Çıktı?
Felsefenin milattan önce 6. yüzyılda Antik Yunan medeniyetinin bir parçası olan İyonya’da (bugünkü İzmir-Aydın illeri ve karşılarındaki adalarda) ortaya çıktığı kabul edilir.
Bu dönemde Thales, Anaksimandros ve Anaksimenes gibi filozofların ortaya koydukları yapıtlarda dinsel bir dünya tasarımından ayrıldıklarını ve doğa ve evren üzerine “bilimsel” diyebileceğimiz düşünceler ortaya koyduklarını görürüz. İşte bu gelişme Antik Yunan felsefesinin başlangıcına işaret ederek bir süre sonra Sokrates, Platon ve Aristotales gibi filozoflarla birlikte zirveye ulaşacaktır.
Elbette Antik Yunan’dan öncede doğa ve evren üzerine dünyanın çeşitli yerlerinde, çeşitli düşünceler ortaya konmuştur. Ancak bunları “felsefe” olarak nitelendirmek doğru değildir. Çünkü bu medeniyletler bilgiyle ya dinsel olarak (Babillilerin astronomiyle ilgilenmeleri gibi) ya da teknik bakımdan (Mısırlıların tarlalarını sulamak için geometriden yararlanmaları gibi) ilgilenmişlerdir. Ve bu toplumlarda bilgiyi elinde tutanlar, ruhani güçlere sahip oldukları düşünülen rahiplerdir.
Antik Yunan Medeniyetinde ise, bilgiye ulaşmak salt kendi başına bir amaç haline gelmiş dinsel ve pratik gerekçelerinden arındırılmıştır. Doğa ve evren, doğa dışı unsurlarla değil, doğanın kendisinden hareketle açıklanmaya çalışılmıştır. İşte bu durum, yani bilgiyi dinsel ve pratik gerekçelerden arındıran ve onu sistemli bir bütün haline getirerek bilgi arayışını sürekli kılan anlayış, felsefenin doğuşuna işaret etmiştir.
Felsefe Hangi Konularla İlgilenir?
Peki, felsefe ne tür sorular sorar? Neye cevap arar? Tarih boyunca çeşitli filozoflar şu tarz soruların cevaplarını aramışlardır: Felsefenin
- Doğanın ve evrenin kaynağı (arkhe) nedir?
- Bilinç nedir? Bilinç sahibi olmak ne demektir?
- Gerçek nedir?
- Beden ve zihin arasındaki ilişki nedir?
Felsefenin Alt Dalları Nelerdir?
Felsefe, ilgilendiği konular itibariyle betimleyici ve normatif boyutlardan oluşur. Bu boyutlar da kendi içlerinde felsefenin alt dallarını meydana getirir. Felsefenin betimleyici boyutu, epistemoloji ve metafizik olmak üzere iki alt dala ayrılır.
Epistemoloji, diğer adıyla bilgi felsefesinin temel konusu, bilginin kapsamı ve kaynağıdır. Nasıl bilebiliriz? Neyi bilebiliriz? gibi sorular epistemolojinin ilgi alanına girer. Metafizik ise varoluş, uzay, zaman, tanrı gibi konuları inceler.
Felsefenin normatif boyutu ise, daha çok kural koyucu, hüküm verici konular ve sorularla ilgilenir. Felsefenin normatif boyutu etik yani ahlak felsefesi, siyaset felsefesi ve estetikten oluşur.
Ahlak felsefesi, ahlaki olanın ne olduğu sorusu üzerine düşünürken; estetik “güzel” olanı tanımlamaya uğraşır. Son olarak siyaset felsefesi ise, iyi bir toplumun nasıl olacağı, hangi normlara dayanacağı, nasıl yönetilmesi gerektiği gibi sorular üzerine kurulmuştur.
Bu bağlamda felsefenin alt dallarını beşe ayırabiliriz. Bunlar: (1) Epistemoloji, (2) Metafizik (3) Ahlak Felsefesi (Etik) (4) Estetik ve (5) Siyaset Felsefesidir.
Felsefenin Önemi Nedir?
Yukarıda kısaca tanımlamaya çalıştığımız felsefe, genelde soyut ve üretken olmayan şeyler üzerinde düşünmek gibi algılanabilir.
Ancak felsefe, siyasete, sosyolojiye, edebiyata ve hatta matematiğe ve bilime büyük katkılar yapmıştır.
Örneğin kürtaj, idam cezası, çevrecilik, işkence gibi bugünün dünyasında tartışılan birçok önemli tartışma konusu kökenini felsefeden almıştır.
Daha da önemlisi felsefe, “bilim” olgusunun da doğuşuna işaret eder.
Bir anlamda felsefe tüm bilimlerin babası sayılır. Örneğin fen bilimleri dediğimiz bilimlerin kökeni büyük ölçüde “doğa felsefesi” dediğimiz felsefe türüne dayanırken; birçok sosyal bilim alanının temelinde de felsefe yatar.
Felsefe en başından itibaren, en iyi yaşama ve toplumu organize etme biçimleri üzerine düşünmüştür. Bu konular daha sonra sosyoloji, psikoloji ve siyaset bilimi gibi ayrı bilim dalları haline gelerek sosyal bilimlerin konusu olmuştur.
Yukarıda hakkında kısaca bilgi verdiğimiz felsefe hakkında daha ayrıntılı bilgiler edinebilmek için giriş düzeyinde önerebileceğimiz şu kitapları okuyabilirsiniz:
- Ahmet Aslan – Felsefeye Giriş,
- Selahattin Hilav – Felsefe El Kitabı
- Ahmet Cevizci – Felsefe Tarihi,
- Ahmet Cevizci – Felsefeye Giriş
- Orhan Hançerlioğlu – Düşünce Tarihi
Güzel işe yarar bilgiler var teşekkürler