Emperyalizm Nedir, Ne Demektir? Kısaca Emperyalizm Kavramı

Emperyalizmin Tanımı

 

Emperyalizm, kelime anlamı itibariyle “imparatorluk kurma eğilimi” demektir ve Türkçeye “yayılmacılık” olarak çevrilmiştir. 

 

Pratik düzeyde bakıldığında ise azgelişmiş ülkelerin, gerek siyasal ve ekonomik gerekse de kültürel açıdan sömürülmesi olayına verilen isimdir.

 

Bir başka ifadeyle emperyalizm, bir devletin başka bir devlet ya da ulus üzerinde kendi çıkarları doğrultusunda etkide bulunmaya yönelik faaliyetlerini ifade eder.


Bu tür faaliyetlerde bulunan devletlere ise “emperyalist devlet” denir. 

 

Buna göre klasik anlamıyla emperyalizmi şöyle özetleyebiliriz:

 

Emperyalizm;

 

  • Bir devletin başka bir devlet aleyhine topraklarını genişletmesi; yani o ülkenin topraklarını işgal etmesi,

 

  • Bir devletin başka bir devleti vergiye bağlaması, 

 

  • Bir devletin başka bir devletin topraklarında bulunan doğal kaynakları kendi çıkarına uygun bir şekilde kullanması yani sömürmesi,

 

  • Ya da bir devletin başka bir devletin yurttaşları arasında kendi kültürünü yaymaya çalışmasıdır.

Emperyalizm Nasıl Ortaya Çıktı?

 

Emperyalizme tarihsel açıdan bakacak olursak, emperyalizmin özellikle 18. Yüzyıldan itibaren yani Sanayi Devrimiyle birlikte başladığını söyleyebiliriz. 

 

Sanayi Devrimiyle birlikte başta İngiltere olmak üzere, sanayileşmiş ülkeler;

  •  ticaret yollarının güvenliğini sağlamak,
  •  ticareti kolaylaştırmak,
  •  yeni hammadde kaynakları ve
  • yeni pazarlar bulmak gibi amaçlarla kendi topraklarının dışında koloniler kurdular.

 

Böylece 1876 – 1915 yılları arasında dünyanın büyük bölümü, emperyalist ülkeler tarafından ele geçirildi. 

 

Bu ülkeler arasında İngiltere, birinci sıradaydı.


Dünyanın en büyük emperyal gücü konumundaki İngiltere, dünya topraklarının dörtte birinden fazlasını yönetmekte ve “güneş batmayan imparatorluk” olarak adlandırılmaktaydı. 

 

Güneş Batmayan İmparatorluk ifadesiyle, İngiltere’nin neredeyse tüm saat dilimlerinde toprağı olduğu ve günün hangi saati olursa olsun, İngiliz İmparatorluğunun bir bölgesinde gündüz vaktinin yaşanmakta olduğu anlatılıyordu. 

 

Dönemin ikinci büyük emperyalist gücü ise Fransa’ydı. 

 

Bu iki büyük emperyal gücü; Almanya, İtalya, Belçika ve ABD gibi ülkeler izlemekteydi. 

 

Dolayısıyla Emperyalizm; genellikle sanayileşme sürecini tamamlamış, güçlü bir kapitalist ekonomiye sahip Batı ülkeleri tarafından dünyanın geri kalanı üzerinde uygulanan bir sömürgeleştirme süreci olarak ortaya çıkmıştır. 

Emperyalizm ve Kapitalizm İlişkisi

 

Nitekim Rus Bolşevik devriminin lideri Lenin, Emperyalizmi, kapitalizmin en yüksek aşaması olarak tanımlamak suretiyle, emperyalizmin ekonomik yönüne ve onun kapitalizmin doğal bir sonucu olduğuna vurgu yapmıştır.

 

Buna göre ayakta kalabilmek için sürekli kar elde etmek zorunda olan kapitalist ekonomik sistem, sürdürülebilir bir sistem değildir.

 

Bu nedenle kendi ülkesi dışındaki kaynakları sömürmek ve buralardaki zenginliği kendi ülkesine taşımak zorundadır. Böylece kendi halkına daha yüksek bir refah düzeyi sağlamak suretiyle, içsel çelişkilerini gizler ve varlığını devam ettirir. 

 

Ancak emperyalizmle birlikte, kapitalizmin çelişkileri uluslararası alana taşınmış olur. Ülke içinde sınıflar arasındaki çatışma engellenirken, emperyalist ülkeler arasında yeni çıkar çatışmaları ortaya çıkar. 

Emperyalizm ve Dünya Savaşları

 

Nitekim Birinci ve İkinci Dünya Savaşları, bu çıkar çatışmasının en büyük örnekleridir. Şöyle ki, 

 

20 yüzyıla gelindiğinde, dünyanın Batılı emperyalist ülkelerce paylaşılma süreci tamamlanmıştı. 

 

Ancak, emperyalizm yarışına nispeten geç katılan ve bu yarıştan istediğini tam anlamıyla alamayan ülkelerin olması, dünyanın emperyalist güçler arasında yeniden paylaşılması  sorununu gündeme getirdi. 

 

Böylece İngiltere ve Fransa gibi, “pastadan aslan payını kapmış” iki büyük emperyalist gücün karşısına, Almanya ve İtalya gibi yarışa geç dahil olduğu için istediğini tam anlamıyla alamayan emperyalist ülkeler dikildi. 

 

Bu durum, Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarının patlak vermesine yol açacak ve 20. Yüzyılı bir dünya savaşları yüzyılına dönüştürecekti. 

 

Günümüzde ise emperyalizm, doğrudan bir devletin başka devletlerin topraklarını ele geçirmesi şeklinde olmasa da, dolaylı yollarla başka devletlerin ekonomik yaşamlarında ve kültürlerinde egemen olmak şeklinde sürmektedir. 

 

Görüş ve Önerileriniz İçin