1924 Anayasası Kısaca Özellikleri ve Önemi

Bu yazımızda kısaca 1924 Anayasa’sının temel özellerine değineceğiz. Çağdaş bir Anayasa’dan beklenen iki temel şey vardır: Bunlardan ilki, devletin temel yapısını, organlarını ve bu organlar arasındaki ilişkileri düzenlemesi; ikincisi ise temel hak ve hürriyetlerin korunması için iktidarları sınırlayacak temel hukuk kurallarını belirlemesidir.

 

Kurtuluş Savaşı’nın gereklerine göre hazırlanan ve dolayısıyla olağanüstü şartların bir ürünü olarak doğan 1921 Anayasası, -diğer adıyla Teşkilat-ı Esasiye Kanunu– çağdaş bir anayasadan beklenen bu temel ilkeleri yerine getirebilecek denli detaylı bir anayasa metni değildi.

 

Dolayısıyla Kurtuluş Savaşı’nın sona ermesi ve Cumhuriyet’in kurulmasının ardından yeni bir anayasanın yapılması adeta bir zorunluluktu. Çünkü yukarıda da belirttiğimiz gibi 1921 Anayasası modern bir devletin ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir anayasa değildi, olağanüstü koşulların bir ürünüydü.

 

Bu amaçla 1924 yılında demokratik ve çağdaş ölçülere sahip bir anayasa yapılması amacıyla 12 kişilik bir komisyon kurularak 1924 Anayasası’nın hazırlıklarına başlandı.

 

Komisyonun hazırlamış olduğu tasarı metni, 20 Nisan 1924 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilerek yürürlüğe kondu. Böylece yeni Türk devletinin ikinci anayasası olan 1924 Anayasası, o zamanki ismiyle 1924 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu yürürlüğe konmuş oldu.

 

6 bölüm ve 105 maddeden oluşan 1924 Anayasası, bünyesinde yumuşak bir kuvvetler birliği ile kamu hak ve özgürlükleriyle ilgili geniş düzenlemelere yer veren bir anayasaydı.

 

1924 Anayasası’nın ilk halinde laiklik ilkesine aykırı birtakım hükümlere yer verilmiş olmakla birlikte, bu hükümler toplumsal tepkiyi en aza indirmek amacıyla konulmuş hükümlerdir. Böyle bir ihtiyacın doğmasına sebep olan 1924 Anayasası’nın halifeliğin kaldırılmasının hemen ardından yürürlüğe girmiş olmasıdır.

 

Bu ihtiyacın zamanla ortadan kalkmasıyla birlikte 1924 Anayasası’nda laikliğe aykırı hükümlerle ilgili olarak geniş kapsamlı değişikliklere yer verildi. 1928 yılında gerçekleştirilen bu değişikliklerle “Devletin dini İslam’dır.” hükmü anayasadan çıkarıldı. Cumhurbaşkanı ve milletvekillerinin göreve başlarken içtikleri andın metni, dinsel ifadelerden arındırıldı. Ayrıca TBMM’nin yapacağı işler arasında sayılan “din işlerini düzenlemek” hükmü de anayasadan kaldırıldı.

 

Olağan bir meclis tarafından hazırlanması nedeniyle sivil bir anayasa niteliğine sahip olan 1924 Anayasası’nda yapılan başka önemli değişikler de vardır. Bunlardan en önemlileri hiç şüphesiz, 5 Aralık 1934’te kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkının verilmesi ve 5 Şubat 1937’de Altı Ok’un anayasaya girmesidir.

 

27 Mayıs 1960’deki Askeri müdahaleye kadar yürürlükte kalan 1924 Anayasası, 1960 Askeri müdahalesiyle yürürlükten kaldırılarak yerini 1961 Anayasası’na bıraktı.