Klasik İktisat Teorisi Nedir?

    Klasik İktisat Teorisi, kendisinden önce gelişen Fizyokrat İktisat Teorisi‘nden önemli oranda etkilenmiştir. Özellikle doğal düzen ve devlet müdahalesinin sınırlı olması görüşü, tıpkı Fizyokrat anlayışta olduğu gibi Klasik İktisat Teorisi’nde de önemli bir yer tutar. 

 

    Merkantilizmin çöküş süresine girmesi, bu sistemin getirdiği yoksullaşma ve zenginliğin sadece sahip olunan değerli madenlerle arttırılamayacağı görüşü Klasik İktisat Teorisi’nin ortaya çıkmasında etkili olan nedenlerdir. Ayrıca Fransız Devrimi, Sanayi Devrimi ve onun getirdiği teknolojik yenilikleri de Klasik İktisat Teorisini ortaya çıkaran koşullar olarak sayabiliriz. 

 

    Adam Smith’in 1776 yılında yayımladığı Ulusların Zenginliği adlı eser, Klasik İktisat Teorisi’nin başlangıcı olarak kabul edilir. Klasik İktisat Teorisi’nin temeli sayılan bu kitabın orijinal ismi “Milletlerin Zenginliğinin Tabiatı ve Nedenleri Üzerine Bir Araştırma” dır.

 

    Klasik İktisat Teorisi’ni savunan iktisatçıların görüşlerini kısaca inceleyecek olursak;

Klasik İktisatçılara göre devlet, ekonomiye müdahale etmemelidir.  Devletin ekonomideki rolü sadece düzenleyici işlem görmekle sınırlı tutulmalıdır. Devlet, rekabeti sağlayıcı düzenlemeler yapmalı, rekabeti önleyici her türlü engeli ise ortadan kaldırmalıdır. Bunun dışında devletin görevi sadece güvenlik, adalet ve savunma gibi hizmetleri yerine getirmektir.

 

    Doğal Düzen sistemine benzeyen Görünmez El prensibini savunan Klasik İktisatçılar, ekonomide tam serbestliği yani “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” anlayışını savunmuştur.

https://www.youtube.com/watch?v=DsvUrT9K2i8

    Ekonomik sektörlerin tamamına önem veren Klasik İktisatçılar, üretimi sadece bir sektör üzerinden götürmeyi kabul etmezler. Fizyokratların aksine Klasik İktisatçılara göre yegane üretken faaliyet tarım değildir. Onlara göre sanayi ve imalat da tarım gibi  üretken ve verimli sektörlerdir.

 

    Üretim sürecindeki en önemli faktörün emek olduğunu belirten Klasik İktisatçılara göre sermaye, birikmiş emekten başka bir şey değildir. 

 

    Bireyciliğe, kişisel çıkarlara ve rekabete dayanan Klasik İktisat Teorisinin temel varsayımları şunlardır: bireyler kendi çıkarlarını maksimize etmeye çalışır, üreticiler ve tüketiciler piyasadaki tüm mallar ve bu malların fiyatları hakkında tam bilgiye sahiptir, mal ve faktör piyasalarında tam rekabet koşulları geçerlidir ve ekonomide tam istihdam söz konusudur. 

 

    Uzun bir süre dünya ekonomisine yön veren Klasik İktisat Teorisi, 1929 Ekonomik Buhranı‘na kadar etkisini sürdürmüştür. Daha sonra yerini devlet müdahalesinin etkin olduğu Keynesyen İktisat görüşüne bırakmıştır.

 

    Yukarıda özetlemeye çalıştığımız Klasik İktisat Teorisini savunmuş bazı önemli iktisatçılar şunlardır: Adam Smith, Thomas, Robert Malthus, David Ricardo, John Stuart Mill, Jean Baptiste Say, Nassau William Senior.