26 Ağustos 1924’te kurulan Türkiye İş Bankası’nın kuruluş süreci, İzmir İktisat Kongresi‘ne kadar uzanır.
Çünkü kongrede ele alınan sorunlardan en önemlisi sanayi ve ticaretin gelişebilmesi için gerekli olan kredinin nasıl sağlanacağı sorunudur. Nitekim kongreye sunulan raporda da “Türklerin yöneteceği milli ticaret bankalarına son derece ihtiyaç vardır” denilmiştir.
Kongre de bu doğrultuda, “münasip bir isim altında ve anonim şirket olarak bir ticaret ana bankası kurulması” uygun görülmüştür.
Mustafa Kemal Paşa da bu gerekliliği vurgulayarak güçlü bir milli banka kurulması için çalışmaların başlatılmasını ister.
Böylece Bankanın kurulması için gerekli olan hazırlıklar yapılmaya başlanır. Bu görev dönemin Ticaret Bakanı Hasan (Saka) Bey‘e verilmiştir. Bankanın genel müdürlüğüne ise o sırada İmar ve İskân Bakanı olan Mahmut Celal (Bayar) Bey‘in getirilmesi uygun görülmüştür.
Bankanın kurulması için gerekli olan sermaye ise, Hint Müslümanlarının Kurtuluş Savaşı sırasında göndermiş oldukları yardımdan arta kalan ve Mustafa Kemal Paşa’nın Osmanlı Bankası’nın Ankara şubesindeki hesabında tuttuğu 250.000 liranın bu işe tahsisi ile temin edilir.
Kısa süre içerisinde kuruluş hazırlıklarını tamamlanan banka, Türkiye İş Bankası adı altında 26 Ağustos 1924’te açılır. İş Bankası, 1932 yılında ise Türkiye dışındaki ilk şubesini açar.
Bankanın kuruluş amaçları ilgili Bakanlar Kurulu kararında şöyle sayılır:
1) Bütün banka işlemlerini yapmak.
2) Ziraate, sanayiye, madenlere, bayındırlık işlerine katkıda bulunmak,
3) Çeşitli eşyanın, araç ve gereçlerin üretimi ya da bulunup sağlanması için şirketler kurmak, bu işlerle uğraşan şirketlere katılmak,
4) Çeşitli sinai ve ticari işlemleri gerek kendi ad ve hesabına, gerekse yerli ve yabancı kuruluşlarla ortaklaşa ya da kuruluşlar ad ve hesabına yapmak, yürütmek.
Yukarıda sayılan kuruluş amaçlarından da anlaşılacağı üzere, Türkiye İş Bankası sadece özel bir banka olarak görülmemiş, Türkiye’nin sanayileşme politikası yönünde sorumluluklar taşıması gereken bir kuruluş olarak da tasarlamıştır.
İş Bankası bu hedef doğrultusunda özellikle Cumhuriyetin ilk dönemlerinde ekonomi politikası uygulamalarında belirleyici bir rol üstlendi. Sermayesi, 1926’da 2 milyon lira yükseltildi. 1927’de ise yine 2 milyon lira sermayeli olan İtibar-ı Milli Bankası‘nın Türkiye İş Bankası’na katılmasına karar verildi.
TC Hazinesi, İtibar-ı Milli Bankasının ortaklarından birisiydi. Böylece bu tarihten başlayarak TC Hazinesi İş Bankası’nın ortakları arasında yer aldı. Ancak 1988 yılında Hazine bu hisseleri halka sattı.
Ayrıca Banka’da Atatürk’ün hisseleri de bulunmaktaydı. Onun ölümünden sonra vasiyetnamesi gereği bu hisselerin mülkiyeti Cumhuriyet Halk Partisi’ne, nemaları ise Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu‘na bırakıldı.
Bu hisseler, 12 Eylül 1980 hükümet darbesinden sonra, Cumhuriyet Halk Partisi’nin kapatılması nedeniyle devlete (Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’ne) geçti.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin yeniden faaliyete geçmesinin ardından ise söz konusu hisselerin mülkiyeti mahkeme kararıyla tekrar bu partiye geçti.
Bugün halka açık bir anonim şirket olarak varlığını devam ettiren Türkiye İş Bankası’nın ortaklarının en büyüğü Türkiye İş Bankası Mensupları AŞ Munzam Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma Sandığı Vakfı’dır.