Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı (1934-1938) 8 Ocak 1934 tarihinde yürürlüğe girdi.
Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı, 1930’lu yıllardan itibaren uygulamaya konan devletçi ekonomi politikasının bir sonucuydu. Dönemin koşulları itibariyle devletçi ekonomi Türkiye için adeta bir zorunluluktu. Çünkü ortada ne doğru düzgün bir sanayi ne de bu sanayiyi kuracak olan bir sermaye sınıfı vardı.
Tüm dünyayı derinden sarsan 1929 Ekonomik Buhranı da bu duruma eklenince devlet, bu dönemde sanayi tesisleri kurmak ve işletmek durumunda kaldı. Bunu yaparken sanayileşme sürecini iyi bir şekilde projelendirmek ve planlamak gerektiğinin de farkındaydı.
İşte Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı bu amaçla yani ülke içindeki istihdamın ve üretimin istikrarlı ve kararlı bir şekilde arttırılması amacıyla hazırlandı ve yürürlüğe kondu. Planın hazırlık aşamasında gerek Sovyet gerekse de ABD’li uzmanların görüşlerinden kısmen de olsa yararlanılmıştı.
Planın sunuş yazısında plana özel girişimciler tarafından kurulmasına imkan olmayan tesislerin dahil edileceği ve bunun müteşebbisler için daha geniş sanayi imkanları yaratacağı vurgulandı.
Bu vurgu, devletin ekonomik kalkınmada özel sektörü dışlamadığı ve devletçi sanayileşmenin bir zorunluluk icabı olduğunu göstermekteydi.
Bu kapsamda Birinci Beş Yıllık Sanayi Planıyla;
- Temel tüketim maddelerinin yurtiçinde üretilmesi öngörüldü. Bu kapsamda özellikle üç beyaz denilen un, şeker ve pamuk ile üç siyah denilen petrol, kömür ve demir üretimine oldukça önem verildi.
- Çimento, Cam, Şişe, Tekstil, Demir-Çelik, Kimya, Kükürt ve Şeker üretimi gerçekleştirilmesi için fabrikalar inşa edildi. Fabrikaların inşa edilmesinde sadece hammaddeye yakınlık değil, bölgesel denge sağlama amacı da göz önünde bulunduruldu.
- Kayseri, Nazilli, Konya Ereğlisi ve Gemlik’te pamuk ipliği ve kumaş fabrikaları, İzmit’te Kağıt Fabrikası, İstanbul Paşabahçe’de şişe-cam eşya fabrikası, Isparta’da Gülyağı Fabrikası, Keçiborlu’da Kükürt madeni ve saflaştırma tesisi, Zonguldak’ta sömikok fabrikası fabrikası kuruldu.
Plan kapsamında kurulan bu ve buna benzer sanayi tesisleri sayesinde ithal ikameci bir ekonomi politikası benimsendi ve Türkiye, birçok temel tüketim malını üretmeye başladı. Şeker, cam ürünleri, yünlü ve pamuklu dokuma ürünlerinde iç talebin yüzde seksenden fazlası yerli üretimle karşılanır hale geldi.
Bu dönüşümü daha iyi anlayabilmek için bu malların 1929 yıllarındaki üretim miktarlarına bakmak faydalı olabilir. Şöyle ki, Türkiye 1929 yılında demir-çelik, kağıt ve cam üretiminde sıfırdır. Ancak 1940’a gelindiğinde söz konusu ürünlerin üretimi sırasıyla yüzde 32, yüzde 39 ve yüzde 91’e çıkmıştır.
Yine Türkiye’de 1929’da yerli Çimento üretimi yüzde 49 iken; 1940’a gelindiğinde bu oran yüzde 97’ye çıkmıştır. Aynı şekilde şekerde de 1929’da yüzde 10 olan yerli üretim 1940’a gelindiğinde yüzde 99’a varmıştır.
Ayrıca Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı kapsamında kurulan sanayi tesisleri, sonraki dönemde yaşanacak sanayi gelişmeleri için de altyapı hazırlamıştır.
Bu sanayi tesislerinin bir diğer yararı ise ileriki yıllarda sanayi alanında faaliyet gösterecek birçok Türk işçisi ve mühendisinin de yetişmesini sağlamış olmalarıdır.
Nitekim Birinci Beş Yıllık Sanayi Planının uygulanması sırasında elde edilen başarılar nedeniyle, daha planın ikinci yılındayken yeni İkinci Beş Yıllık Sanayi Planının hazırlıklarını girişilmiş, ancak bu plan İkinci Dünya Savaşının getirdiği olağanüstü ekonomik ve siyasi koşullar nedeniyle uygulanamamıştır.