Tahkikat Komisyonu Nedir?

İktidar muhalefet ilişkilerinin iyice gerginleştiği 1960 yılının 7 Nisanında DP Meclis grubu bir bildiri yayınlayarak, CHP’nin ülkedeki bütün yıkıcı grupları çevresinde topladığını ve halk ile orduyu iktidara karşı ayaklanmaya kışkırttığını iddia etti.

 

Bu bildirinin ardından, iktidar partisi meclis grubu, TBMM Başkanlığına muhalefetin eylemlerinin soruşturulması için bir önerge verdi. Bu önergede CHP, halkı silahlandırarak iktidara karşı yasa dışı eylemlere yöneltmekle ve orduyu kışkırtarak siyasete alet etmekle suçlandı ve CHP’nin bu eylemlerinin soruşturulması istendi.

 

Ayrıca bazı basın yayın organları hakkında da soruşturma açılması istenen bu önerge, 18 Nisan’daki meclis oturumunda büyük bir çoğunlukla kabul edilerek yasalaştı. Yasaya göre meclis içinden 15 kişilik bir Tahkikat Komisyonu kurulacak ve bu komisyon üç ay boyunca muhalefetin ve basının eylemlerini soruşturacaktı.

 

Tahkikat Komisyonuna her türlü yayını yasaklamak, yayın organlarının basım ve dağıtımını engellemek, soruşturma için gerekli olan her türlü evraka el koymak, her türlü siyasal faaliyet hakkında önleyici kararlar almak ve hükümetin bütün araçlarından istediği gibi yararlanmak gibi geniş yetkiler tanınmaktaydı. Ayrıca komisyonun alacağı önlem ve kararlar kesin olacak ve bu önlem ve kararlara hiçbir şekilde itiraz mümkün olmayacaktı. Hatta komisyonun karar ve önlemlerine karşı çıkanlar için bir yıldan üç yıla kadar ağır hapis cezası öngörülmekteydi.

 

Geniş yetkilerle donatılan ve çalışmalarını gizli bir biçimde yürütecek olan Tahkikat Komisyonu, ilk iş olarak partilerin kongre ve toplantı düzenlemelerini, siyasal etkinliklerde bulunmalarını ve yeni örgüt kurmalarını yasakladı. Aynı gün alınan bir başka kararla da komisyonun yetki, görev, karar ve çalışmaları hakkında yayın yapılması ve konuyla ilgili TBMM görüşmelerinin yayınlanmasına da yasak getirildi.

 

Tahkikat Komisyonunun bu nitelikleri ülkede geniş bir yankı uyandırırken; komisyonun çalışmalarına başlamasının hemen ardından İstanbul ve Ankara’da giderek genişleyen öğrenci protestoları başladı. 26 Nisan’da ise bu kez İstanbul Üniversitesi öğretim üyeleri yaptıkları bir gösteriyle iktidarın öteden beri uyguladığı baskıları protesto ettiler.

 

28 Nisan’da ise İstanbul Üniversitesi öğrencileri, üniversitenin merkez binasında bir toplantı düzenlediler. Ancak güvenlik güçlerinin toplantıya müdahale etmesi üzerine geniş çaplı olaylar çıktı ve bu olaylar Beyazıt Meydanı’na yayıldı. Burada yaşanan çatışma sırasında Orman Fakültesi öğrencisi Turan Emeksiz aldığı bir kurşun yarası sonucunda can verdi.

 

Tahkikat Komisyonunun kurulması, komisyonun hedefindeki CHP içinden de çok büyük bir tepki aldı. CHP Genel Başkanı İsmet İnönü Tahkikat Komisyonu hakkında yaptığı konuşmada tarihe geçecek şu ifadelere yer verdi:

 

Biz ihtilalden gelmiş bir nesiliz. Meşrutiyet ihtilalinden demokratik rejime geçinceye kadar çok gayret sarf ettik ve çok zahmet çektik. Çok güç bir devir bu, ama sabırla muvaffak olduk… Bunun milletimizin tarihine daima örnek olabilecek bir misal olarak, cesaret verici bir misal olarak geçmesini istedik.

Şimdi biz tekrar ihtilal usulünü takip edecek ve ihtilal yolu ile iktidara geleceğiz de ne olacak? En büyük derece ile azami derecede muvaffak olsak 1938’de, 1940’da ve 1945’de vardığımız vaziyete varacağız. Bu vaziyetten biz memnun değildik ki, bu vaziyeti, bu ihtilal rejimini biz demokratik bir rejim haline dönüştürmek için çok çile çektik. Bizim böyle bir harekete tevessül etmemizde mana yoktur…

Şimdi ihtilal, iktidarı bir defa eline geçirmiş olanlar tarafından yapılıyor… Seçimle iktidara geliyor, devletin vasıtalarına el koyuyor, seçimle gitmek ihtimali ufukta görüldü mü, ben buradan gitmem telaşına düşüyor. Ne oldu, telaşınız ne? Eğer bir idare insan haklarını tanımaz, baskı rejimi kurarsa, o memlekette ayaklanma olur… Şimdi mevzu bahis olan mesele bu… Beni dinleyin, biz böyle ihtilal içinde bulunamayız. Böyle bir ihtilal dışımızda, bizimle münasebeti olmayanlar tarafından yapılacaktır… Bu yolda devam ederseniz sizi ben de kurtaramam.

 

Sonuç olarak,

18 Nisan 1960 tarihinde kurulan Tahkikat Komisyonu, Demokrat Parti’nin özellikle 50’li yılların ortalarından itibaren gittikçe yoğunlaşan otoriter yönetim anlayışının son noktasına ve 1960 Askeri Müdahalesine giden sürecin de son halkasına işaret eder. Nitekim 60 Askeri müdahalesinin önde gelen isimlerinden Cemal Madanoğlu’nun Mehmet Ali Birand’a verdiği bir röportaj sırasında söylediği şu sözler bu durumu kanıtlar niteliktedir:

 

 

… Karşı devrimcilik iyice tırmanmış durumda. Eh partizanlık almış yürümüş. Parti diktatörlüğü öyle. Ekonomik durum, bu şartları tamamlıyor. Bu sırada milleti en çok gayrete getiren, bardağı taşıran son damla DP’nin bir tahkikat komisyonu kurması oldu. Çok körlemesine gittiler. Yani ihtilali aslında biz yapmadık. Onlar yaptı…