X ve Y Teorisi (Kuramı) Nedir? Genel Özellikleri ve Temel Varsayımları

X ve Y Teorileri, ABD’li Yönetim Bilimci ve Sosyal Psikolog Douglas Mc Gregor tarafından 1957 yılında yayımlanan The Human Side of Enterprise( İşletmenin İnsan Boyutu)” adlı eserde ortaya atılmıştır.

 

Çalışmasında, örgüt içinde yöneticilerin davranışlarının, diğer insanların algılama biçimine ve görüş şekline bağlı olduğunu savunan Mc Gregor’a göre insanların bir kısmı klasik yönetim kuramını temsil eden X Teorisi’ne bir kısmı da Neoklasik yönetim kuramını temsil eden Y Teorisi kapsamına giren özellikler taşımaktadır.

 

 

Peki X ve Y teorisi nedir?

 

X ve Y teorisi, insanların çalışmaya ve iş yaşamına bakışları hakkında birbirine zıt varsayımlar ortaya koyan iki farklı anlayıştır.

 

İlki olumlu bir bakış açısını yansıtırken, ikincisi olumsuz bir bakış açısını yansıtır.

 

 

X Teorisine göre ortalama bir insan;

 

  • Çalışmayı sevmez, sürekli olarak işten kaçmanın yollarını arar. Bu nedenle yönetim gerekli tedbirleri alarak ve çalışanları çeşitli cezalarla korkutarak disiplini sağlamak zorundadır. 

 

  • Yönetilmeyi ister, hırslı değildir ve sorumluluk almayı sevmez.

 

  • Yaratılışı gereği değişime ve yeniliğe kapalıdır.
  • Sadece maddi bakımdan ödüllendirilirse harekete geçer ve çalışır.

 

  • Bundan dolayı örgüt hedeflerine yönelik olarak çalışmaları için sürekli olarak zorlanması, denetlenmesi, yönlendirilmesi ve ceza ile korkutulması gerekir.

 

 

Buna karşılık Y Teorisine göre insan;

 

  • Fiziksel ve zihinsel çaba harcamayı yani çalışmayı oyun oynamak veya dinlenmek kadar doğal bir ihtiyaç olarak görür. İnsan için çalışmak ve başarılı olmak haz vericidir. 

 

  • Sorumluluktan kaçmaz, tersine saygınlık kazanmak adına sorumluluk peşinde koşar.

 

  • Yönetilmekten çok, karar alma mekanizmalarında söz sahibi olmak ve katılımcı olmak ister. Kendine saygı gösterildiğini düşünüyor ve cesaretlendiriliyorsa başarılı  işler yapar ve yeteneklerini geliştirir. Bu bağlamda çalışanların tatmini sadece maddi kazanımlara değil, sosyo-psikolojik ihtiyaçların giderilmesine de bağlıdır. 

 

  • Örgütün hedefleri doğrultusunda kendi kendisini kontrol edebilir. Bu nedenle daha üst bir otoritenin onu yönlendirmesini beklemez.

 

  • Her zaman yeniliğe ve değişime açıktır, daima öğrenmek ister.

 

  • Örgütüne bağlılık duyar, yaptığı işi ve iş arkadaşlarını sever. Her zaman daha yararlı olmanın ve hizmet etmenin yollarını arar.

 

  • Tek motivasyonu para değildir. Saygınlık kazanmak ve kendisine koyduğu kariyer hedefleri doğrultusanda ilerlemek, diğer önemli motivasyon kaynakları arasındadır.  

 

 

Bu bağlamda Douglas Mc Gregor’a göre, bir yönetici yönettiği insanların hangi teoriye uygun olarak hareket ettiklerini gözlemeli ve buna göre bir yönetim anlayışı benimsemelidir.

 

Örneğin X teorisine uygun birey tiplerinin bulunduğu bir organizasyonda, daha otoriter bir yönetim anlayışı benimsenirken; Y teorisine uygun birey tiplerinin bulunduğu bir organizasyonda daha esnek ve katılımcı bir yönetim anlayışını benimsenmelidir.

 

Böylece örgüt için en doğru yönetim tarzı belirlenmiş olacaktır.

 

Ancak hemen belirtmek gerekir ki, uygulamada bu teorilere uygun olarak birbirinden tamamen ayrı iki farklı yönetim tarzından bahsetmek zordur.

 

Örneğin, firmaların belli departmanlarında yaratıcılık ve nitelik gerektiren, fikirsel arka planı güçlü olan işlerde, Y teorisi dikkate alınarak buna uygun bir yönetim tarzı belirlenirken; zaman kısıtına bağlı büyük üretimlerin gerektiği işlerde, bireyin niteliklerinden bağımsız olarak X teorisinin dikkate alındığı ve buna uygun bir yönetim anlayışının benimsendiği genellikle görülmektedir.

X ve Y teorisine ilişkin belirtilmesi gereken son nokta, teorinin sonraki dönem Yönetim Bilimi literatürünü önemli ölçüde etkilediğidir. Örneğin William Ouchi’nin Amerikan ve Japon şirketlerini karşılaştırmalı olarak incelediği ünlü kuramına Z teorisi ismini vermesi, X ve Y teorisine yapılmış bir atıftır. 

Görüş ve Önerileriniz İçin