Orhan Kemal’in Bereketli Topraklar Üzerinde adlı romanı 1954 yılında yayınlanmıştır. Bereketli Topraklar Üzerinde adlı romanda ön plana çıkan üç karakterin üçü de işçidir. İflahsızın Yusuf, Pehlivan Ali ve Köse Hasan isimli bu karakterler, her yıl Çukurova’ya ekmek parası için akın eden binlerce Anadolu insanından üçüdür. Fakat bu üç arkadaş, hayatlarında hiç fabrika görmemiş köylü ırgatlardır. Köyde kazandıkları otuz kuruşluk yevmiyeler geçinmelerine yetmediği için gurbet elde çalışmaya mecbur kalmışlardır.
Yusuf, Ali ve Hasan bu ekmek mücadelesinde ortak bir bilinçle hareket etmezler. Toplumsal sınıflarının farkında olmadıkları gibi, kendi aralarında bile birlik olmayı başaramazlar.
Özellikle İflahsızın Yusuf’un çıkarcı ve dost bilmez bir karakter olduğu görülür. Köse Hasan hastalanıp, yatağa düştüğünde, Pehlivan Ali’ye “Hepimizinki de bir ekmek derdi meselâ. Sen çalışacaksın, ben çalışacağım, o yatacak, olmaz” demesi bunun göstergesidir. Ayrıca bu ifadeler Yusuf’un bozuk düzenden sadece kendini kurtarmak istediğini de bizlere gösterir. Hasan’ın fabrikanın olumsuz şartlarına dayanamayıp zatürreye yakalandığını kavrayamaz. Temel derdi, uysal ve hatta işbirlikçi tavrıyla bozuk sosyal düzene uyum sağlayabilmek, ayak uydurabilmektir. Ancak Ekmek peşinde şehrin fabrikasına, inşaatına, tarlasına giden bu üç arkadaştan sadece Yusuf başarılı olacaktır.
Burada Orhan Kemal’in insanı ezen toplumsal bir zıtlık içinde en tepkisiz ve çıkarcı kişiyi başarılı göstermesinin nedeni sorgulanabilir. Bu sorunun net bir cevabı verilememekle birlikte, yazarın belki de şu mesajı vermek istediği söylenebilir: Böyle bir ekonomik ve sosyal düzenden ancak ikiyüzlü, çıkarcı ve işbirlikçi insanlar başarılı olabilirler.
Romanın bir diğer önemli karakteri Pehlivan Ali ise Yusuf gibi herkese uyum sağlayan biri değildir. Ancak o da sürüklendiği olaylarda bireysel bir irade göstermez. İri yarı gövdesinin altında aslında duygusal ve zayıf bir insandır. Ali’nin roman boyunca haksızlıklarla mücadele ettiği görülmez. Patoza gönderildiğinde, işinden olmak korkusuyla, haksızlıklara, baskılara zaman zaman tepki veren Zeynel’in yanında yer almaktan bile çekinir. Onun için Zeynel, ağa-ırgatbaşı ikilisine kafa tutan biri olarak değil, yiğit, cesur bir adam olarak değerlidir. Yazar, Ali’nin çözülüşünde özellikle onun cinsel zaaflarını merkeze alır. Bu ilginç bir noktadır. Zira Ali, fabrikada, inşaatta, çiftlikte, patozda işçilik yaptığı hâlde, karşımıza işçilikle ilgili bir problemle çıkmaz.
Romanın üç ana karakterinden biri olmamakla birlikte, Zeynel de önemli bir karakterdir. Romandaki bireysel yapıyı az da olsa zorlayan kişidir. İçinden taş çıkan pilavı döküp, ağaya, ırgatbaşına sövüp sayar, haksızlığa karşı isyan eder. Zeynel’e göre çalışıp üreten “biz”dir, yiyip tüketen “onlar”dır. Romanda sınıfsal tepkinin en net hâli Zeynel’in davranışlarından yansımaktadır.
Orhan Kemal’in bu değerli romanı 1980 yılında bir filme de konu olmuştur. Filmin tamamını izlemek için: