Medeniyetler Çatışması Nedir?

 

Medeniyetler Çatışması tezi, Soğuk Savaş‘ın 1990’ların başında sona ermesinin ardından oluşan yeni uluslararası sistemin temel dinamiklerini anlamlandırma çabalarından birisi olarak Samuel Hungtington tarafından ortaya atılmıştır.

 

İlk olarak Eylül 1990’da Bernard Lewis tarafından, “Müslüman Öfkenin Kökleri” başlıklı makalede kullanılan bu terim, ABD’li siyaset bilimci  Samuel Huntington’ın Foreign Affairs dergisinde yayımlanan “Bir Medeniyetler Çatışması mı?” (A Clash of Civilizations?) adlı makalesiyle daha popüler bir hal aldı.

Hungtington’a göre, 1648’de imzalanan ve modern uluslararası sistemin başlangıcı olarak kabul edilen Vestfalya Barışından itibaren sırasıyla krallar, uluslar ve ideolojiler arasında meydana gelen mücadeleler uluslararası politikanın odak noktasını oluşturmuştur.

 

Şimdi ise sıra medeniyetler arasındaki mücadeleye gelmiştir ve uluslararası politikanın Soğuk Savaş sonrasındaki odak noktasını medeniyetler arasında gerçekleşecek olan mücadeleler alacaktır.

 

Huntington, Medeniyetleri, kültürel gruplaşma ve kimliklerin en üst seviyesi olarak tanımlamış ve günümüz dünyasında 8 temel medeniyetin varlığından bahsetmiştir.

 

Bu medeniyetler; Batı, Konfüçyüs, Japon, İslam, Hint, Slav-Ortodoks, Latin Amerika ve Afrika medeniyetleridir.

 

Medeniyetler arasındaki mücadele ve çatışma, hem ulus altı gruplar arasında hem de devletlerarası düzeyde gerçekleşmektedir ve gerçekleşecektir.

 

Hungtington’a göre Soğuk Savaş sonrası dünyada çatışması en muhtemel olan iki medeniyet, askeri ve ekonomik anlamda diğerlerinden daha üstün bulunan Batı medeniyeti ile onun askeri üstünlüğüne meydan okumak için işbirliği yapan Konfüçyüs ve İslam medeniyetleridir.

 

Huntington’ın Batı ve İslam medeniyetleri arasındaki çatışmaya ilişkin bu tezleri, 11 Eylül sonrasında ABD’nin İslamcı terörizme karşı açtığı savaş ve bu kapsamda İslam coğrafyasında gerçekleştirdiği işgaller sonucunda, daha fazla gündeme gelmeye başlamıştır.