Tümevarım: Tanım ve Örnekler
Tümevarım, özel veya tekil önermelerden genel veya tümel önermelere doğru yapılan bir akıl yürütme biçimidir, “indüktif akıl yürütme” olarak da bilinir.
Diğer bir tanımla özelden genele ulaşmayı hedefleyen akıl yürütme biçimine tümevarım denir.
Dedüksiyon yani tümdengelimle birlikte iki temel mantısal akıl yürütme biçiminden biri sayılır.
Türk Dil Kurumu sözlüğü tümevarımı şöyle tanımlamıştır.
“Teklik olandan, özel olandan genel olana giden; tek tek olgulardan genel önermelere varan yöntem, istikra, endüksiyon”
Tümevarım yoluyla yapılan akıl yürütmelerde, deneyimlere dayalı gözlemlerden ya da deneysel yollarla elde edilmiş önermelerden yola çıkılarak genelleştirilmiş sonuçlar ortaya konur.
Tümevarımın temel ilkesini, “bütünü oluşturan parçalar için doğru olan, bütün için de doğrudur” şeklinde özetleyebiliriz.
Bu anlamda tümevarım, tek tek özel olayların incelenmesiyle ve adım adım ilerleyerek genel bir bilgiye ulaşma yöntemidir.
Örneğin;
- “Ali iki ayaklıdır. Zeki iki ayaklıdır. Ali ve Zeki insandır. O hâlde bütün insanlar iki ayaklıdır”
- “Ahmetin dedesi keldir. Mehmetin dedesi keldir. O halde bütün dedeler keldir.”
- “Bugüne kadar gördüğüm bütün kargalar siyahtır. O halde bütün kargalar siyahtır” şeklindeki genellemeler basit birer tümevarım örneğidir.
Yine örneğin, A hastalığına sahip bir kişiye verilen B ilacı bu hastalığa iyi gelse ve bu durum birçok kez gerçekleşmiş olsa, tümevarımsal olarak şöyle bir sonuca varırız: “A hastalığını iyileştirmek için B ilacını kullanmak zorunludur”
Görüleceği üzere tümevarım yoluyla ulaştığımız çıkarımlar, aslında geleceğin de geçmiş gibi olacağı varsayımında hareketle ortaya konmaktadır.
Son örnekten hareket edersek, B ilacının A hastalığını iyileştirdiği yönündeki varsayımımız, “B ilacı birçok durumda A hastalığını iyileştirmiştir. Öyleyse gelecekte de iyileştirecektir” şeklindeki bir akıl yürütmeye dayanmaktadır.
Gözlem ve istatistik tümevarımsal akıl yürütme yönteminin iki temel sürecidir. Öncelikle belirli bir olgu ya da olaya ilişkin gözlemler yapılır ve bu gözlemlere ilişkin veriler toplanır. Ardından istatiksel yöntemlerle düzenlenen ve sınıflandırılan bu verilerden genel sonuçlara ulaşılmaya çalışılır.
Bilimsel Yöntem ve Tümevarım
Aslında insan zihninin kendiliğinden bir özelliği olarak görebileceğimiz tümevarımı, bilimsel bir yöntem olarak ele alan ilk isim İngiliz filozof ve bilim adamı Francis Bacon (1561 -1626) ’dur.
Doğayı deney ve gözlemle kavramaya çalışan Bacon’a göre tümevarım, bilimsel bilgiye ulaşmanın tek geçerli yoludur. Diğer bir ifadeyle Bacon, bilimsel bilginin temeli olarak gözlem ve deneyi yani “amprik bilgi” yi kabul etmiştir. Bu özelliğiyle o, “bilimsel yöntem“ in babası sayılır.
Bacon’a göre insan bilgisi, din, gelenek ya da soyut felsefi yaklaşımlar tarafından ortaya konan genellemelerden çıkarılamaz. İnsan bilgisi ancak ve ancak gözlem ve deneyden kazanılır. Bu bağlamda bilimsel bilgi, tümevarım yöntemiyle yani deney ve gözlemden yola çıkarak genel bir bilimsel teoriye ulaşmak şeklinde ortaya konabilir.
Bacon’un bu yaklaşımı bilim tarihinde önemli bir kırılma noktasına işaret etmiş olsa da sonraki dönemde tümevarımın tek bilimsel akıl yürütme biçimi olarak kabul edilmesinin doğuracığı sorunlar, çeşitli filozoflarca dile getirilmeye başlanmıştır.
Tümevarımsal akıl yürütmenin en büyük zaaflarından biri, bu akıl yürütmede araştırma konusu edilen alanın tümünü kapsamının olanaklı olmamasıdır. Bu bağlamda tümevarım yoluyla elde edilen bütün bilimsel bilgiler aslında birer varsayımdan ibaret kalır.
Ünlü bilim felsefecisi Karl Popper’ın meşhur örneğiyle, “Bütün kuğular beyazdır” önermesinin yüzde yüz doğru olabilmesi, dünyadaki tüm kuğuların deneyle ve gözlemle beyaz olduğunu saptanmasını gerektirir. Bu önerme bir gün dünyanın herhangi bir yerinde siyah bir kuğu ortaya çıktığında geçersiz kalacaktır.
“Yanlışlanabilirlik” olarak da adlandırılan bu kurama göre “bütün kuğular beyazdır” demek yerine “şimdiye kadar gördüğümüz bütün kuğular beyazdır” şeklinde bir ifade bilimsel olarak daha doğrudur. Nitekim Popper’a göre bir bilimsel kuram için asıl önemli olan yüzde yüz doğru olmak değil, her an yanlışlanmaya açık bir biçimde formüle edilmiş olmaktır.
Bu bağlamda tümevarım, günümüz bilimsel yönteminde sıklıkla kullanılan bir bilimsel yöntem olmakla birlikte çeşitli sakıncalara sahiptir ve Bacon’un düşüncelerinin aksine bilimsel bilgiye ulaşmaktaki tek akıl yürütme biçimi olarak kabul edilmemektedir.
Ancak bu gerçekten hareketle onun bilimsel gelişmeye katkılarını yadsımak da mümkün değildir.
Tümevarım, özellikle de Ortaçağ düşüncesine hakim olan “skolastik bilgi anlayışı” nı zayıflatarak, bilimsel devrime giden kapıyı aralamıştır.
Özetle ve sonuç olarak tümevarımsal mantık yürütme insan yaşamında iki temel işleve sahiptir diyebiliriz:
- Tümevarımı günlük yaşantımızda, çevremizdeki dünyayı anlamlandırabilmek için kullanırız. Tümevarım bize belli bir “düzenlilik” fikri sağlar ve böylece kararlarımızı verirken daha rahat oluruz. Örneğin deneyimlediğimiz bir iki şekerli bir yiyeceğin bize kilo aldırdığını bilir ve buradan hareketle bütün şekerli yiyeceklerin kilo aldıracağı sonucuna varırız. Böylece onları tek tek denememize gerek kalmaz.
- Tümevarım, tüm dezavantajlarına rağmen bilimsel metodun temelidir. Bilim adamları bir bilimsel teoriye ulaşırken önce deney ve gözlemler yoluyla bilgi toplar, ardından bu bilgilerden hareketle bir “hipotez“ ortaya koyar ve bu hipotezi test ederek bir sonuca ulaşırlar.
Son olara tümevarım ve tümdengelim yöntemlerini kısaca karşılaştıracak olursak;
(1) Tümevarım tümdengelim gibi kabul görmüş bir takım ilkelerden değil, gözlemlerden yolar çıkar. Bu nedenle daha gerçekçi bir yöntemdir ve daha az hata payı taşır.
(2) Buna karşılık tümevarım yöntemi de yeterli gözlem ve veriyle desteklenmemişse hatalı sonuçlar ortaya koyabilir. Ayrıca tümdengelime göre çok daha zor ve fazla zaman harcamayı gerektiren bir yöntemdir.
çok açıklayıcı