Türk Medeni Kanunun Kabulü (17 Şubat 1926) ve Özellikleri

ATATÜRK’ün yönlendirmesiyle genel çerçevesi İsviçre’den alınan ve Türkiye şartlarına uyarlanan Türk Medeni Kanunu, 17 Şubat 1926’da TBMM’de kabul edilmiş ve 4 Ekim 1926 tarihi itibariyle yürürlüğe girmiştir.

Türk Medeni Kanunu hazırlanırken İsviçre Medeni Kanunun esas alınmasının temel nedenleri; bu kanunun, pratik olması, karar verirken olayları esas alması, açık ve anlaşılır bir dille yazılmış olması, hâkime takdir yetkisi tanımış olması ve Avrupa’daki en yeni ve en modern medeni kanun olmasıdır. Ayrıca kanunun Fransızca kaleme alınmış olması da oldukça önemlidir. Keza dönemin pek çok Türk hukukçusu yabancı dil olarak çoğunlukla Fransızca bilmektedir. Bu durum kanunun uygulaması sırasında pek çok olumlu sonuç doğuracaktır. 

Medeni Kanun, insan ve insan ilişkileriyle doğrudan ilişkili olması nedeniyle bir ülkenin hukuk sisteminde oldukça önemli bir yere sahiptir. Medeni Kanun, insan hayatının, daha henüz dünyaya gelmeden başlayarak ölümüne kadar geçen süreçteki bütün aşamalarını kapsar. Kişi hakları, ailenin niteliği, evlenme ve boşanma, borç ilişkileri ve miras ilişkileri hep bu kanunla ilişkilidir.

1876 yılında yürürlüğe giren Mecelle, Türk tarihindeki ilk Medeni Kanun olarak kabul edilir. İslami esaslara göre düzenlenen bu kanun, Türk Medeni Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle 1926 yılında kaldırılmıştır.

Mecelle’nin kaldırılmasının temel nedeni, bu kanunun  dini esaslara göre düzenlenmiş olması ve bu nedenle değişen dünya şartlarına cevap veremeyeceğinin düşünülmesidir. 

Yeni Türk Medeni Kanunu, Türk toplumunun hayatına birçok çağdaş düzenlemeler getirmiştir. Türk aile hayatında ve aile yapısında oldukça önemli değişiklikler getiren bu kanunla, yeni ve modern bir Türk ailesi tasarlanmıştır.

Medeni Kanunla birlikte getirilen en önemli değişiklikler şunlardır:

  • Eğitimde, çalışma hayatında ve hukuk alanında kadın erkek eşitliği sağlanmış,
  • Resmi nikâh uygulamasıyla evlenme ve boşanma devlet denetimine alınmış,
  • Erkeğin birden fazla kadınla evlenmesi yasaklanmış,
  • Kadına da boşanma hakkı getirilmiş,
  • Miras konusunda kız ve erkek çocukları arasında eşitlik sağlanmış,
  • Şahitlikte kadın-erkek eşitliği sağlanmış,
  • Reşit yaştaki kişilere din seçme özgürlüğü getirilmiş,
  • Anneye çocuğun velayetini alma hakkı tanınmış,
  • Patrikhanenin mahkeme kurma yetkisine son verilmiştir.

Görüldüğü gibi Türk Medeni Kanunu sayesinde Türk aile yapısı modern bir görünüme kavuşturulmuş ve bu kanunla kadın, aile hayatında erkekle eşit bir konuma getirilmiştir. Böylece kadının ileride kamu yönetimine, toplumsal yaşama ve nihayet siyasal haklar elde ederek siyasal yaşama katılması kolaylaşmıştır.

Ayrıca dine değil modern ve çağdaş esaslara dayanılarak hazırlanan bu kanun, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının tümünü kapsamış ve patrikhanenin gayrimüslim vatandaşlar üzerindeki hukuki yetkilerini gereksiz kılmıştır. Böylece Medeni Kanun, ülkede çok hukuklu bir yapının oluşmasının da önüne geçmiştir. 

Görüş ve Önerileriniz İçin