Kemalizm Nedir? Kısaca Kemalizm ve Atatürkçülük Kavramları

Adını Türk Kurtuluş Savaşının Başkomutanı ve Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ten alan Kemalizm tarihsel olarak, Modern Türk devletinin kuruluşunda ve belli bir süre genel politikasının izlenmesinde temel alınan fikir ve ilkeler bütününü ifade etmek için kullanılır.

 

Günümüzdeki anlamıyla Kemalizm ise Kurtuluş Savaşının önderi ve Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK’ün yaptığı devrimlere ve bu devrimlerin aydınlanmacı, ilerici, bağımsızlıkçı ve Türk milliyetçisi temellerine gönderme yapar.

 

Bu anlamda Kemalist ise, Cumhuriyetin temel değerlerini savunan, Mustafa Kemal Atatürk’ün hedeflerini ve fikirlerini benimseyen ve onun ülkülerine sahip çıkan kişi ve kurumları ifade etmek için kullanılır.

 

Ünlü yazar ve siyaset bilimci Ahmet Taner Kışlalı, Kemalizmi şöyle tanımlamıştır:

 

“…biz Kemalizm dediğimiz zaman, Atatürk’ün 6 ilkede çerçevesini çizdiği ilkelerin ışığı altında değişen koşullara, aklın ve bilimin ışığında en ileri çözümleri üretmeyi anlıyoruz. Özetle ifade etmek gerekirse Kemalizm, geçmişin bekçiliği değildir, bir anlamda geleceğin öncülüğüdür.”

(Cumhuriyet Gazetesi, 31 Ekim 1999)

 

 

 

Her ne kadar üzerine kimi tartışmalar yapılsa da mantıksal açıdan bakıldığında Kemalizm kavramının Atatürkçülük kavramıyla eş anlamlı olduğu ya da böyle olması gerektiği bir gerçektir. Çünkü bir kişinin savunduğu fikirlerin neler olduğu, o fikirlerin, o kişinin adıyla ya da soyadıyla isimlendirilmesine göre değişiklik gösteremez/göstermemelidir.

 

Bu bağlamda “Kemalizm” de denilse “Atatürkçülük” de denilse, Mustafa Kemal’in fikirleri aynı fikirlerdir.

 

Ünlü yazar Yaşar Nabi, 1960’ların ortalarında yazdığı bir yazıda, iki kavramın da aslında aynı şey olduğunu şöyle özetlemiştir.

 

“Atatürk’ün söylediklerinin ve yaptıklarının tümünü birden kapsayan ilkelere, biz şimdi Atatürkçülük diyoruz. Daha önce buna Kemalizm adı verilmiştir.”

 

Ancak özellikle 1950’li yıllardan yani çok partili hayata geçişten itibaren kimi çevreler, Atatürkçülük ile Kemalizm arasında farklar bulunduğunu, Atatürk’ün fikirlerinin Atatürkçülük olduğunu, Kemalizm’in ise Atatürkçülükten daha radikal ve keskin bir düşünceyi ifade ettiğini iddia etmişler; hatta “Kemalizm” i, Atatürkçülüğü “sola çekme” çabası olarak değerlendirmişlerdir.

 

Ancak hemen belirtmek gerekir ki, Mustafa Kemal’in sağlığında “Atatürkçülük” diye bir kavram kullanılmamıştır. Basitçe ifade edersek, Atatürk zamanında Atatürkçülük yoktur.

 

Onun döneminde, onun önderlik ettiği hareketi ve devrimleri kullanmak için kullanılan kavram net bir şekilde “Kemalizm” dir.

 

 

İfade ilk olarak Kurtuluş Savaşı sırasında kullanılmaya başlanmıştır.

 

Ulusal Kurtuluş Savaşı’na ve Anadolu direnişine karşı çıkan Padişah ve çevresi, Mustafa Kemal Paşa’yı Celali İsyanlarını başlatan Bozoklu Celal’e ona katılanları ise Celalilere benzetmek için Milli Mücadeleye katılanları, “Kemali ya da Kemalci” gibi sıfatlarla anmıştır.

 

Batı Basınında ise Ankara Hükümeti’nden yani Mustafa Kemal’den yana olanların adı “Kemalistler” olarak geçmiştir.

 

Bu bağlamda Kemalist tanımlamasının, Kurtuluş Savaşı sürecinde emperyalizme ve onun yerli işbirlikçilerine karşı savaş verenleri tanımlamak için kullanıldığını söyleyebiliriz. Ayrıca buradan hareketle Kemalizmi, tam bağımsızlıkçı ve antiemperyalist bir hareket olarak tanımlayabiliriz.

 

Örneğin ünlü yazar Doğan Avcıoğlu, Kemalizm’i “uydulaşma ve sömürgeleşme sürecine karşı milliyetçi bir tepki” olarak tanımlamak suretiyle, hareketin, anti-emperyalist ve tam bağımsızlıkçı yönüne dikkat çekmiştir.

 

 

Milli Mücadelenin kazanılmasıyla birlikte bu ifade daha yoğun bir şekilde kullanılmaya başlanmış, dönemin Tekin Alp, Fuat Köprülü, Falih Rıfkı Atay gibi ünlü aydınları ve Atatürk’ün yakın çalışma arkadaşları Türk devrimini tanımlamak için “Kemalizm” ifadesini kullanmışlardır.

 

Ayrıca kavramın resmi düzeyde de kullanımı yaygındır. Örneğin CHP’nin 1931 Kurultayında kabul edilen tüzük programında 6 okla simgelenen 6 ilke, “Kemalizmin prensipleri” olarak tanımlanmıştır.

 

Bir başka örnek, Atatürk Türkiyesi’ni dış kamuoyuna tanıtmak için devlet tarafından yayımlanmaya başlayan Fransızca dergiye, “La Turquie Kemalist” yani “Kemalist Türkiye” adı verilmesidir.

 

Yine aynı yıllarda Dışişleri Bakanlığı tarafından Türkçe, Fransızca, Almanca ve İngilizce olarak bastırılan “Fotoğraflarla Türkiye” albümünde Kemalizm, “Türk Cumhuriyetinin ideolojik mezhebi” olarak tanımlanmıştır.

 

Görüldüğü üzere, Kemalizm ifadesi Mustafa Kemal’in sağlığında hem resmi hem de gayri resmi düzeyde sıklıkla kullanılagelmiştir ve dolayısıyla oldukça güçlü bir tarihsel arka plana sahiptir.

 

Atatürkçülük ifadesinin ise, onun ölümünden bir süre sonra (özellikle çok partili hayata geçişle birlikte), “Kemalizm” ifadesinin taşıdığı “ideolojik ve devrimci” tınıdan (Komünizm, Anarşizm, Faşizm vs. gibi katı ideolojileri anımsatan) kurtulmak ve kavramı daha yumuşak bir hale getirmek adına icat edildiği söylenebilir.

 

Görüş ve Önerileriniz İçin