Bulgaristan Türkleri 1989’da Neden Türkiye’ye Göç Etti? Göçün Sonuçları Ne Oldu?

 

Bulgaristan yönetiminin Türklere yönelik olarak uyguladığı asimilasyon politikasının bir sonucu olarak, 1989 yılında Bulgaristan’dan Türkiye’ye doğru büyük bir göç hareketi başladı.

 

İki ülke arasında ciddi bir krizin doğmasına yol açan bu göç sorununun temel nedeni, Bulgaristan’ın ülkesinde yaşayan azınlıkları bir sorun olarak görmesiydi. Bu azınlıkların en başında ise Türkler gelmekteydi.

 

Bulgaristan başlangıçta Türkleri bütünüyle göç ettirmek suretiyle bu sorundan kurtulmayı düşünmüş olsa da bu hiç de gerçekçi bir çözüm değildi. Çünkü Türkler hem nüfus olarak kalabalıklardı, hem de ülke tarımında ciddi bir iş gücü oluşturmaktaydılar.

 

Bu nedenle Bulgaristan, başka bir çözüm yolu bulmaya karar verdi: Türkleri asimile etmek.

 

Bulgaristan yönetimine göre, Türklere Bulgarca isim ve soy isim verilerek onların aslen Bulgar oldukları tezi işlenebilirdi.

 

Ancak gerek dil ve soy, gerekse de din bakımından Bulgarlarla hiçbir bağı olmayan Türklerin, bu politika çerçevesinde asimile edilmesi mümkün değildi.

Bulgaristan yönetimi, 1974 yılında uygulamaya koyduğu “Birleşik Sosyalist Bulgar Ulusu” programı ile azınlık konusunu kesin olarak çözmeye karar verdi.

 

Ülkede yaşayan diğer azınlık gruplar olan Pomak, Çingene ve Makedonlara yönelik isim değiştirme uygulamalarında kısmen başarı sağlansa da, Türkler bu asimilasyon politikalarına karşı en fazla direnen topluluk oldu.

 

Bulgaristan bunun üzerine, 1984 yılında “Soya Dönüş Süreci” adı altında Türklere yönelik yeni bir program uygulamaya konuldu. Bu programın temelini “Bulgaristan’da Türk yoktur, Müslümanlaşmış Bulgar vardır” iddiası oluşturuyordu.

 

Bulgaristan yönetimi bu programı öylesine benimsemişti ki, dönemin devlet başkanı Todor Jivkov: “Bulgaristan’da Türk yoktur.” diye açıklama yapıyordu.

 

Böylece Bulgaristan’da Türklere yönelik sistemli bir asimilasyon politikası uygulanmaya başladı.

 

En başta Türkçe’ye ve dini ibadetlere yasak getirildi. Türklere özgü kıyafetler yasaklandı.

 

Ardından isim değiştirme işlemlerine başlandı.

 

Türk köyleri zırhlı araçlarla kuşatıldı. Ailelere ya hükümet tarafından isim verildi ya da listeden Bulgar isimleri seçmeleri istendi. Ayrıca bu isim değiştirme işleminin gönüllü olarak yapıldığını göstermek için ismi değişenlere birer form imzalatıldı.

 

1985 yılının sonuna kadar ülkedeki Türklerin tamamının isimlerinin değiştirilmesi tamamlanmıştı.

 

Bütün bu yapılan asimilasyon politikalarına karşı Türkler, Türk Milli Kurtuluş Hareketi adıyla örgütlenip protestolara başladılar. Gösteriler ve açlık grevleri yapıldı.

 

Bunun üzerine Bulgaristan, Türk Milli Kurtuluş Hareketi’nin önderlerini tutuklama ve sürgün etme yoluyla etkisiz hale getirmeye çalıştı. Binlerce kişiyi, çalışma kamplarına ya da yurt dışına sürgüne gönderdi.

 

Bulgaristan tarafından uygulanan bu baskı, Türkler arasında Türkiye’ye göç etmek fikrini giderek güçlendirdi.

 

Böylece Bulgaristan, aradığı fırsatı bulmuş oldu. Zaten en başından itibaren amaç, Türkleri Bulgaristan’dan göndermekti.

 

Todor Jivkov’un, Türkiye kapılarını açarsa dileyen herkese pasaport vereceğini açıklaması, dönemin Türkiye başbakanı Turgut Özal’dan da olumlu karşılık bulunca, Türkiye adeta bir göç patlamasıyla karşı karşıya kaldı.

 

2 Haziran 1989’dan itibaren Türkiye sınırlarına yüz binlerce göçmen yığıldı. Kısa bir süre içerisinde yaklaşık 350 bine yakın göçmen Türkiye’ye giriş yaptı.

Ancak Türkiye bu büyük göç hareketine hazılıksız yakalanmıştı. Çünkü Türkiye’nin yüz binlerce insanı barındıracak, besleyecek ve ekonomik faaliyetlere kazandıracak hiçbir alt yapısı bulunmuyordu.

 

Bu nedenle Bulgaristan göçmenleri büyük hayallerle geldikleri Türkiye’de, hızla sosyal ve ekonomik zorlukların içine sürüklendiler.

 

Bu nedenle, 1990 yılında yaklaşık yüz elli bin göçmen Bulgaristan’a geri döndü.

 

Bu kararı vermelerinde, Todor Jivkov’un görevden ayrılması ve Bulgaristan’da rejimin güç kaybetmeye başlaması da etkili olmuştu.

Bulgaristan’a geri gitmeyerek Türkiye’de yaşamaya karar verenler ise, kendilerine Türk vatandaşlığı verilerek, ülkenin değişik yerlerine yerleştirildiler.

 

Görüş ve Önerileriniz İçin