9 Mart Olayı Nedir? Kısaca 9 Mart Darbe Girişimi

9 Mart Darbe girişimi, 12 Mart Darbesi öncesinde gerçekleştirilmesi planlanan ancak uygulamaya konulamayan başarısız bir sol darbe girişimidir.

 

12 Mart’ın en önemli nedenlerinden biri sayılan bu darbe girişimi, 12 Mart Askeri müdahalesinin ardından soruşturulmaya başlanmış ve darbe girişimiyle ilgili olduğu iddiasıyla sivil ve asker birçok isim sorgulanmıştır.

 

9 Mart iddianamesine göre Doğan Avcıoğlu, Reşit Eyüboğlu, İlhami Soysal ve Osman Köksal, 1969 yılında bir araya gelerek İttihat Terakki benzeri bir gizli bir örgüt kurdular.

 

Girerken silah, bayrak ve Atatürk üzerine yemin edilen bu örgüt; siviller, muvazzaf askerler ve emekli askerlerden oluşmaktaydı.

 

Cuntanın başında 27 Mayıs Askeri Darbesinin önemli ismi Cemal Madanoğlu bulunmakta; cuntanın genel sekreterliğini ise sol düşüncenin tanınmış ismi ve ünlü Yön Dergisi‘nin genel yayın yönetmeni Doğan Avcıoğlu yapmaktaydı.

 

Plana göre askerlerin iktidarı ele geçirmesinin ardından ihtilalin yönünü tayin edecek yeni bir parti kurulacaktı.

 

Ordu ise ihtilalin bekçiliğini yapacak, ancak günlük politikanın dışında kalacaktı.

 

Kurulacak olan bu ihtilal partisi bir yandan iktisadi ve toplumsal alanda hızlı değişikliklere girişecek, diğer yandan ise kitlelere devrimin ideolojisini benimsetmeye çalışacaktı.

 

Avcıoğlu’na göre bu bir zorunluluktu. Zira “azgelişmiş bir ülkede halkı seferber edemeyen, halk kitlelerini siyasi ve iktisadi bakımdan egemen hâle getiremeyen ‘ilerici iktidarlar eninde sonunda halktan kopmaya, sosyalizme geçişte sancılar yaşamaya mahkumdu.”

 

Ancak darbe planı beklendiği gibi gitmedi.

 

Çünkü MİT “Madanoğlu Cuntası” olarak bilinen bu girişimi içine sızdırdığı bir ajan vasıtasıyla uzun süredir dinlemekteydi. Bu ajanın ismi Mahir Kaynak‘tı.

 

Cunta, içlerinde büyük olasılıkla bir ajan olduğunu düşünmekle birlikte, bu ajanın kim olduğunu bulamamıştı. Çünkü Kaynak, özellikle cuntanın lideri Madanoğlu tarafından son derece güvenilen bir isimdi.

 

Bu güven öylesine büyüktü ki, cunta toplantılarından biri Kaynak’ın annesinin evinde yapılmıştı.

 

Hatta Cuntanın dinlendiği yönündeki bilgilerin artması üzerine şüphelenen Madanoğlu, bir toplantı sırasında, toplantıya katılanların üstlerinin aranması yönünde talimat verdi. Ancak bir sonuca ulaşamadı. Çünkü aramayı yapmakla görevlendirdiği kişi, üstünde dinleme kasetleri olan Mahir Kaynak’tı. 

 

Cuntanın sonunu getiren asıl gelişme ise cunta içerisinde yer alan Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler ve Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur‘un cuntaya destek vermekten vazgeçmeleriydi. 

 

Bu iki komutan kimi iddialara göre ABD’nin uyarısı, kimi iddialara göre ise genç subaylar tarafından darbe sonrasında tasfiye edileceklerine ilişkin endişeleri nedeniyle 9 Mart’ı desteklemekten son anda vazgeçmişlerdi.

 

Faruk Gürler ve Muhsin Batur daha sonra,  sol darbeye karşı olan Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç ve 1. Ordu Komutanı Faik Türün‘ün başını çektiği ve emir-komuta zinciri içerisinde gerçekleşecek olan 12 Mart darbesine katıldılar.

 

12 Mart’ın ardından, Haziran ayında 9 Mart darbe girişimine ilişkin bir dava açıldı.   Bu davada Emekli Korgeneral Cemal Madanoğlu, İlhan Selçuk, İlhami Soysal ve Doğan Avcıoğlu gibi isimler bir süre tutuklu olarak yargılandılar. 

 

Ancak mahkeme, 2 Ekim 1974 yılında açıkladığı kararla bütün sanıkları beraat ettirdi.

 

Beraatın gerekçesi, cuntanın içine sızan Mahir Kaynak’ın verdiği ifadelerin “çelişkili ve güvenilmez” olmasıydı.

 

 

Görüş ve Önerileriniz İçin