Kısaca II. Abdülhamit Dönemi ve Islahatları

Osmanlı Devletinde II. Abdülhamit dönemi, 31 Ağustos 1876’da başlar ve Abdülhamit’in 33 senelik saltanatının ardından tahttan indirildiği 27 Nisan 1909‘da biter. 

Meşruiyet rejimine geçmekte direnen Sultan Abdülaziz’i tahttan indiren Osmanlı bürokrasisi, V. Murat’ı tahta geçirmişti.

 

Ancak V. Murat tahta geçmesinden kısa bir süre sonra psikolojik sorunlar yaşamaya başladığından kısa bir süre sonra tahttan indirildi. 

Bunun üzerin meşrutiyete geçiş sözü veren kardeşi II. Abdülhamit tahta çıkarıldı.

 

Sözünü tutan II. Abdülhamit, ilk Osmanlı anayasası olan Kanun-i Esasi’yi, 23 Aralık 1876’da ilan etti ve böylece ilk Osmanlı meclisi açılmış oldu. 

 

Ancak meclisin ömrü çok uzun sürmeyecek, 93 Harbi’ni ileri süren Abdülhamit, savaş koşullarını ileri sürerek, 14 Şubat 1878’de meclisi kapatacaktır.

 

Bu tarihten itibaren Osmanlı Devleti, meşruti monarşiden mutlak monarşiye geri dönmüş ve bu dönem 1908’e kadar sürmüştür.

 

Abdülhamit’in bu dönemde muhaliflere karşı takındığı sert tutum nedeniyle, dönem (1878-1908) “İstibdat Dönemi” olarak da adlandırılmıştır.

 

Meşrutiyet yanlılarının sürgüne gönderildiği bu dönemde geniş bir hafiye ve jurnal ağı kurulmuş, basın üzerine yoğun bir sansür uygulanmıştır.

Bununla birlikte Osmanlı Devletini ayakta tutmaya yönelik yenileşme hareketleri bu dönemde de tüm hızıyla devam etmiştir. II. Abdülhamit döneminde özellikle eğitim, haberleşme ve ulaşım alanında büyük yenilikler gerçekleştirilmiştir.

 

Özellikle eğitim alanında yapılan reformlar göz alıcıdır.

 

İlk ve orta öğretim alanında hem öğrenci hem de okul sayısı bakımında önemli artışlar yaşanmıştır. Ayrıca Hukuk, Maliye, Güzel Sanatlar, Ticaret, Polis, Gümrük ve Veterinerlik gibi alanlarda birçok mesleki yüksekokul açılmıştır. İlk Osmanlı üniversitesi olan Darülfünun da bu dönemde açılan okullar arasındadır(1900).

 

Haberleşme konusunda ise özellikle telgraf alanında büyük ilerlemeler kaydedilmiştir.

Bu dönemde gerçekleştirilen çalışmalarla neredeyse bütün taşra kentlerine telgraf çekilmiş; böylece merkez ve taşra arasındaki iletişim hızlanarak idari merkezileşme güç kazanmıştır.

 

Ulaşım alanında yapılan yeniliklere geldiğimizde ise, en çok göze çarpan demir yolu yapımına verilen ağırlıktır. II. Abdülhamit tahta çıktığında Osmanlı Devleti, çok kısıtlı bir demiryolu ağına sahipti.

 

Bunlar İzmir-Aydın, İstanbul-Edirne ve İstanbul-İzmit arasındaki demiryolu hatlarıydı.

 

Ancak Abdülhamit dönemiyle birlikte çoğu imtiyazlı yabancı şirket tarafından yoğun bir demiryolu inşa süreci başladı.

 

Fransız ve İngiliz şirketleri Suriye ve Filistin kıyılarından iç kesimlere, bir Alman şirketi de Ankara ve Konya’ya kadar uzanan demiryolu hatları yaptı.

 

Şam ve Medine arasındaki “Hicaz Demiryolu” hattı da yine bu dönemde tamamlandı. Hicaz Demiryolu, hacıların kutsal topraklara en kolay şekilde ulaşması amaçlanmaktaydı.


Son olarak II. Abdülhamit döneminin ideolojik özelliğine bakacak olursak, bu dönemde din ve devlet birliği pekiştirilmiş, Batılı devletler karşısında güçlü bir İslam birliği oluşturulmaya çalışılmıştır.

 

Devletin kurtuluşunu İslam’da arayan ve İslamcılık olarak isimlendirilen bu politika, II. Abdülhamit döneminin en önemli özelliklerinden birisidir. Bu dönemde Abdülhamit, halifeliği bir siyasal güç olarak kullanmaya çalışmış ve bir İslam dayanışması kurmaya çalışmıştır.

 

 

Yaptığı tüm yenileşme çabalarına rağmen, meşruti yönetimin tekrar kurulmasına sıcak bakmayan II. Abdülhamit, kendisine karşı güçlü bir muhalefetin oluşmasını engelleyememiştir.

 

Birçoğu onun kurduğu okullardan yetişen asker ve sivil bürokrat, çeşitli muhalif örgütlenmeler kurarak Abdülhamit yönetimine bayrak açmıştır.

 

Nihayet bu örgütlenmeler arasında en güçlüsü olan İttihat ve Terakki Cemiyeti, 31 Mart Olayı’nın ardından 27 Nisan 1909’da Abdülhamit’i tahttan indirmiş ve yerine V. Mehmet’i (Mehmet Reşat) tahta geçirmiştir. 

 

Tahttan indirilmesinin ardından Selanik’e sürgün edilen Abdülhamit, 3 yıl burada ev hapsinde tutulmasının ardından, Balkan Savaşları sonucunda Selanik’in elden çıkması üzerine tekrar İstanbul’a, Beylerbeyi Sarayı’na getirilmiştir.

 

Burada 6 yıl daha yaşayan II. Abdülhamit, 10 Şubat 1918’de hayatını kaybetmiştir. 

Özetleyecek olursak II. Abdülhamit dönemi;

 

İstibdat Dönemi olarak adlandırılmakla birlikte özellikle eğitim, ulaşım ve iletişim alanlarında önemli yenileşmelerin yaşandığı bir reform dönemidir. Dönemin ideolojik özelliği ise, çözümü İslam’da arayan ve Batı’ya karşı bir İslam birliğini hedefleyen İslamcılık ideolojisidir.

5 Comments

  1. 2. Abdulhamit Han Ekim 11, 2022
  2. Nur Eylül 20, 2022
  3. oyunbozan Şubat 1, 2022
  4. Ubeyd Haziran 13, 2021
    • Anonim Mart 27, 2023

Görüş ve Önerileriniz İçin